Sigorta sektörünün en önemli oyuncularından biri olan Aksigorta, deprem risk transferine yönelik yeni bir projeye imza attı. ‘Hayata Devam Türkiye’ adı verilen sorumluluk projesi ile sigorta bilinci geliştirmenin ötesinde, karşı karşıya olduğumuz risklerin işin uzmanlarından öğrenilebileceğini, depreme karşı alınabilecek önlemler konusunda topluma yardımcı olabilecek ve olası risklerin neden bir sigorta kurumuna transfer edilmesi gerektiğini anlatıyor. Aksigorta aynı zamanda, İhtiyaç Haritası ile birlikte 6 Şubat depremzedeleri için de bir bağış kampanyası başlatıyor.
Aksigorta, 2010-2015 yılları arasında gerçekleştirdiği ‘Hayata Devam Türkiye’ projesinin bir devamı niteliğinde olan ‘Hayata Devam Türkiye – Deprem Risk Transfer Projesi’ni hayata geçirdi. Proje, risk transferinin neden gerekli olduğu başta olmak üzere, karşı karşıya olduğumuz risklerin işin uzmanlarından öğrenilebileceğini, depreme karşı alınabilecek önlemler konusunda topluma yardımcı olabilecek ve olası risklerin neden bir sigorta kurumuna transfer edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Gülen: “Toplam kayıp yaklaşık 2 trilyon TL, sigortadan geri aldığımız kısım ise yalnızca 97,3 milyar TL. Oysa bunun tamamı sigortalı olabilirdi.’’
06 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin manevi etkisinin yanı sıra maddi hasarının da oldukça yıkıcı olduğuna değinen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Kahramanmaraş merkezli depremlerimizin etkilediği 11 ilimizin sigorta durum raporuna göre, bölgede kasko, yangın, DASK ve hayat-ferdi kaza sigortası toplam poliçe sayısı yaklaşık 5,8 milyon adettir. Bu poliçelerle sektörümüzün 11 ilimize verdiği teminat tutarı ise (DASK hariç) 1,8 Trilyon TL’nin üstündedir. Toplam teminatın içinde en yüksek tutar 1,2 trilyon TL ile yangın poliçeleri içinde yer almaktadır. 11 ilimizdeki muallak hasar tutarı yaklaşık 46 milyar TL (DASK hariç) seviyesindedir. Ödenen hasar tutarı ise yaklaşık 8,7 milyar TL (DASK hariç) civarındadır. DASK tarafından da yaklaşık 21 milyar TL hasar ödemesi yapılmıştır. Toplam kayıp neredeyse 2 trilyon TL, sigortadan geri aldığımız kısım ise yalnızca 97.3 milyar TL. Oysa bunun tamamı sigortalı olabilirdi. İyi zamanda para tasarrufu yapmak ve zor zamanlar için kaynak ayırmayı bilmeliyiz. Sigorta bunun için en doğru ve en düşük bütçeli araç. Sigorta sektörü olarak bizler kara gün dostuyuz, bugünler için varız. Sigorta sektörümüz yapısı gereği bugünlere çok önceden hazır. Sektörümüz bu depremi de bundan sonra yaşanabilecek afetleri de karşılayacak güç ve teminat yapısına sahip. Yeter ki toplumsal risk bilincine kavuşalım’’ açıklamalarında bulundu.
Olası İstanbul depremi, milli gelirin yarısına etki edecek
Türkiye’nin bir ‘fay hattı ülkesi’ olduğunun altını çizen Uğur Gülen, beklenen İstanbul depremine ilişkin şunları söyledi: “Uzmanlar, İstanbul’da 2030 yılına kadar 7 büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunun altını çiziyor. Türkiye’nin sanayi ve finans merkezi olan İstanbul’da yıkıma neden olacak olası bir depremin çevre iller ile birlikte Türkiye’nin milli gelirinin yarısına etki etmesi bekleniyor. Önlem alınmazsa bunun bedelini tüm Türkiye ödeyecek. Yaşanması oldukça muhtemel olan bu büyük depremin, Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olduğu kesin. Hepimizin bugünden önlem alması gerekiyor. İstanbul depremi için kaybedecek zamanımız yok. Türkiye’de 100 m2 bir ev için, 1 milyon TL inşa bedeli teminatlı bir poliçenin ortalama değeri ayda 200 TL. Diğer deprem ülkeleri afetlerle yaşamayı nasıl öğrendiyse biz de doğaya karşı koymadan onunla birlikte afetlere dirençli kentler kurabilme gücüne sahibiz.’’
Risk Transferi Mekanizması: Hayata Devam Türkiye
Depremin yıkıcı etkisinin ‘kader’ olmaktan çıkması gerektiğinin altını çizen Gülen, “Aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleri olarak, depremin bir gerçek, önlem almanın ise kaçınılmaz olduğunu aklımıza kazımamız gerek. Bu bilinçle, Aksigorta olarak yeni bir sorumluluk projesine başladığımızı duyurmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Projemizin adı, ‘Hayata Devam Türkiye’. Karşı karşıya kalacağımız risklerin öncelikle farkında olacağız, sonrasında önlemlerimizi alarak ‘Hayata Devam’ diyeceğiz. Afetlerin yıkıcı etkisini, ‘kader olmaktan çıkaracağız. Sigortacılık, bir risk transferi mekanizmasıdır. Siz bir poliçe satın alırsınız ve üzerinizdeki riskleri bir kurumun güvence altına alması için o riski transfer edersiniz. Bunun en yakın örneğini Maraş depreminde hepimiz gördük. Sektör olarak karşı karşıya olduğumuz bu büyük hasarın önemli bir bölümünü bizi sigortalayan reasürans şirketlerine devrettik. O reasürörler de kendini koruyan kurumlara bu riski sevk etti. Yaşanabilecek büyük afetleri göz önüne alarak hareket etmemiz büyük önem taşıyor. Konutlarımızı sağlam zeminler üzerine inşa ettiğimizden emin olmalıyız. Yıkılmayacak konut yapmalıyız. Riskimizi de sigorta sektörüne bırakmalıyız ki olabilecek en düşük hasarla bu gibi afetleri atlatalım’’ dedi.
Yaşanan depremlerde yıkıcı olan asıl etkinin bilinç ve önlem eksikliği olduğunun altını çizen Gülen, “Depreme yönelik risk bilinci, yaşadığımız acı tecrübeler neticesinde oldukça arttı. Ancak, saha araştırmalarımızda görüyoruz ki; pek çok insan evini nasıl koruma altına alacağını bilmiyor. Sigorta sektörünün kendine has bir dili olduğu hepimizin malumu. Ancak biz istedik ki hepimiz aynı dili konuşalım. Bu sebeple sigortacılığın karmaşık yapısını ortadan kaldırıp, yalın, herkesin anlayabileceği ve kolaylıkla ulaşıp kendi evi için çözüm geliştireceği bir sistem inşa ettik. Bu, riski anlayıp ister ev sahibi ister kiracı olsun her bir bireyin kendi riskini sigorta kurumuna devretmesi için oldukça önemli. Önce farkında olacağız. Biz afetlere yatkın, fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleriyiz. Karşı karşıya olduğumuz riskleri tanıyacağız. Sonrasında kendimiz için, ailemiz için, evimiz için doğru önlemleri alarak üzerimizdeki bu riski bertaraf edeceğiz. Sigorta sektörü bunun için var’’ diye konuştu.
Gülen: “Bilinçlenerek kendimizi koruma altına alırken, bu acıyı yaşamış 13,5 milyon kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelmemeliyiz’’
Aksigorta olarak hayata geçirdikleri ‘Hayata Devam Türkiye’ projesi kapsamında 6 Şubat depreminden etkilenen 11 il için de bir yardım fonu mekanizması kurduklarını dile getiren Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu proje kapsamında Aksigorta’dan satın alınacak her bir konut sigortasının geliri, 6 Şubat depreminden etkilenen 11 şehrimize aktarılacak. Deprem bölgelerine bir yardım fonu oluşturmuş olacağız. İhtiyaç Haritası STK’sı ile bir iş birliği gerçekleştirdik. Hayata Devam Türkiye projesi ile, satın alınan her yeni konut ürünü için deprem bölgesine yardım fonu oluşturuyoruz. İhtiyaç haritası desteği ile 20 Konteyner Ev ile oluşturduğumuz yardım fonumuz, oluşturulan her yeni konut poliçesinden 80 TL katkı ile depremzedelere düzenli yardım olarak devam edecek. İlk adımda gerek kamu gerekse özel sektör deprem bölgesine yardımlarını gerçekleştirdi. Bu yardımlar, bölgede farklılaşan ihtiyaçlara yönelik olarak yapılmaya da devam ediyor. Bizim, birbirimize ihtiyacımız var. Deprem bölgesinin tek seferlik değil, düzenli yardıma ihtiyacı var, o bölgeyi unutmamalıyız. Bilinçlenerek kendimizi koruma altına alırken, bu acıyı yaşamış 13,5 milyon kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelmemeliyiz. Deprem öldürmez; bilinçli olmamak, önlem almamak öldürür. Yaşayabileceğimiz riskin büyüklüğünün farkında olalım, önlemimizi bugünden alalım.’’
Afetlere hazırlık sigortalı evden başlar
Afetlere hazırlığın sadece hayatta kalmakla ilgili değil, aynı zamanda maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesiyle ilgili olduğunu hatırlatan İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu ise yaptığı konuşmada bireylerin, ailelerin, evlerin ve iş yerlerinin afetlere hazırlık açısından almaları gereken önlemleri aktardı. Daha önce yaşanan Kocaeli depreminin maliyeti ve sonuçları üzerinde duran Kadıoğlu, 6 Şubat depremlerinin maliyetinin bunun altı katı olduğunu ifade etti. Kadıoğlu olası İstanbul depreminin beklenen sonuçları üzerinde de durdu.
Profesör Mikdat Kadıoğlu daha sonra şunları söyledi: “Afetlere hazırlık sadece hayatta kalmakla ilgili değil, aynı zamanda maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesiyle ilgilidir. Afetlere hazırlıklı olmak için öncelikle bilgi edinmek gerek. Afet türleri ve acil durum planları hakkında araştırmalar yapın, buna göre kişisel planlamanızı hazırlayın ve afet durumunda planınıza uygun olarak hareket edin. Bireysel planlamanızın yanı sıra, evlerinizin ve iş yerlerinizin güvenlik düzeyinin yeterli olduğundan emin olun. Örneğin, evinizi düzenli olarak bakımdan geçirin. Yangın alarmı, karbon monoksit dedektörü ve su sızıntısı dedektörü gibi önemli cihazların çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Evde acil durum malzemeleri bulundurun. Bu malzemeler arasında acil durum çantası, sigorta poliçeleri, battaniye, su, yiyecek ve ilaçlar yer alabilir. İş yerinde acil durum planının hazır olması ve tüm çalışanların plandan haberdar olması da önemli. Bu planla, afet durumunda ne yapılacağını ve kimin sorumlu olduğunu belirlenmeli. Bu örneklerdeki gibi afet hazırlıkları konusunda önem alınırsa bireylerin, evlerin, ailelerin ve iş yerlerinin maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi mümkün.
Birçok insan, afetlere hazırlanırken sigortayı unutuyor veya yeterince önemsemiyor. Ancak sigorta, evinizi bir emniyet kemeri gibi korur ve beklenmedik olayların maddi zararlarını azaltır. Bu nedenle, afetlere hazırlık planınızın bir parçası olarak sigorta poliçesi yaptırmak önemlidir. Sigortanız yoksa, afetler sizi uzun süre yuvasız bırakabilir. Afetler, insanları fiziksel olarak etkilemenin yanı sıra maddi kayıplara da neden olabilir. Sigortasız kalanlar, beklenmedik bir afet durumunda büyük finansal zorluklarla karşılaşabilirler. Bu nedenle, sigorta poliçesi yaptırarak afetlerin etkilerini azaltabilirsiniz. Sigorta poliçesi yaptırmak, afetlere hazırlık planınızın bir parçası olarak hazırlıklı olmanızı sağlar. Bu sayede, afetlerin etkileri karşısında daha dirençli olabilirsiniz. Afet sırasında finansal kayıpların telafisi için sigorta poliçesi yaptırmak, afetlere hazırlığınızı tamamlamanın önemli bir adımıdır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın